MHP’nin avukatları 154 kişiyi hedef gösterdi

Ankara’nın göbeğinde öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in suikastı henüz aydınlatılamadı.

Halk TV başta olmak üzere bağımsız medya kuruluşları, Ateş’in katledilmesindeki sis perdesini kaldırmak için haberler yaptı.

Ateş’in ölümüne görülen ilk duruşmaya da Bahçeli, iki avukat görevlendirdi. Avukatların davaya müdahil olma talebi kabul olmadı.

İSİM İSİM HEDEF GÖSTERDİLER

Halk TV programcısı ve Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Bahçeli’nin talimatı ile davaya müdahil olmak isteyen avukatların dilekçesini köşesine taşıdı. Terkoğlu, avukatların 154 kişiyi hedef gösterdiğini yazdı.

Avukatlar, MHP’nin hedefe konduğunu ve partiyi de Türklükle bir tuttu. Siyasetçilerden gazetecilere kadar bulunan isimler bölücü ideolojiler, FETÖ’cülük veya Marksizim ile suçlandı. Talepleri kabul görmeyen avukatlar, ismi geçen herkesin mahkemeye çağrılmasını istedi.

Terkoğlu’nun yazısında şunları anlattı:

“Kim olmak isteğimizi sözlerimiz, olduğumuzu eylemlerimiz anlatır.

Sinan Ateş cinayeti duruşmalarının başlamasıyla, tetikçiler, ağız birliğiyle, “Arkadaşları vurdu” savunması yaptı. MHP’ye yakın medya ise tetikçileri savunarak, “Asıl hedef MHP” tezini işledi. Aynı gün, MHP avukatları da mahkemeye bir dilekçe sundu. MHP’nin “suçtan zarar gören” olduğunu ifade ettiler. Davaya “mağdur” olarak katılma talebinde bulundular. Mahkeme talebi reddetti. Kuşkusuz, tetikçilerin savunmalarından servis edilen haberlere hatta dilekçeye kadar ortada bir organizasyon görüntüsü var.

Peki MHP’nin dilekçesinde ne yazıyor?

MHP’Yİ TÜRKLÜKLE EŞİTLEDİ

Atatürk’ün Cumhuriyeti milliyetçilik fikri üzerine kurduğu, Atatürk’ün ölümünden sonra milliyetçiliğin geri plana atıldığı, Alparslan Türkeş’in MHP’yi kurmasıyla milliyetçiliğin siyasette yer aldığı, Bahçeli’nin milliyetçiliği çağa uyarladığı söylendikten sonra şu ifadeler kullanılmış: “MHP’nin durduğu yer Türkiye üzerinde hesapları olan pek çok farklı kesimi rahatsız etmektedir.”

Dilekçede MHP ise şöyle tanımlanıyor: “MHP, Türk milletinin kadim hikâyesini temsil eden ve tarihsel tecrübenin bugünkü adresi ve kurumsal merkezidir.”

Bu tanıma göre, “MHP’nin eleştirisi” “Türk milletinin eleştirisi” sayılıyor!

MHP’nin dilekçesinde, Sinan Ateş cinayeti üzerinden MHP’yi eleştirenler şöyle anlatılıyor: “Bölücü, liberal, marksist, FETÖ’cü yapıların elemanları, sistematik ve istikrarlı bir şekilde, küresel çeşitli güçlerle ittifak içinde ve siyasi meşreplerine de uygun paylaşım, haber ve yazılarla MHP’ye iftira etmektedir.”

MHP avukatları İbrahim Ethem Yiğit ve Çağrı Can Pak, mahkemeye, çoğunluğu televizyon programlarından oluşan bir hard disk de sunmuş. Buna dayanarak da “MHP’ye saldırı” yaptığını söylediği 154 kişinin listesini vermiş. Bu 154 kişinin mahkemeye çağrılmasını, ifadelerinin alınmasını, tabiri caizse “MHP ile derdiniz nedir” diye sorulmasını istemiş. İşin ilginci, MHP’nin “bölücü, liberal, Marksist, Fetöcü yapıların elemanları” diye andığı 154 kişinin çoğunluğu Marksist ya da liberal olmadığı gibi, FETÖ ve bölücü ideolojilerle de mücadelesiyle tanınan kişiler. FETÖ’cülük ile nam salmış bazı kişiler ise listede yok.

154 KİŞİNİN LİSTESİ

Dilekçenin ekinde şu 154 kişinin ismi var:

Siyasetçiler: Özgür Özel, Deniz Yavuzyılmaz, Gökhan Günaydın, Ali Mahir Başarır, Sezgin Tanrıkulu, Murat Bakan, Yunus Emre, Özgür Karabat, Cumhur Uzun, Ali Öztunç, Mustafa Adıgüzel, Mahir Polat, Ümit Özdağ, Müsavat Dervişoğlu, Uğur Poyraz, Turhan Çömez, Buğra Kavuncu, Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ, Ali Babacan, Erkan Baş, Levent Tüzel, Sevda Karaca, Alper Taş, Remzi Çayır, Hüseyin Baş, Salih Uzun, Cem Toker, Doğan Aydal, Ahat Andican, Aytun Çıray, Bahattin Yücel, Ali Haydar Fırat, Emin Şirin, Fikri Sağlar, Gülay Yedekçi, Mustafa Böğürcü, Nazif Okumuş, Önay Alpago, Bahadır Erdem, Turan Aydoğan, Yavuz Ağıralioğlu, Yavuz Değirmenci, Gaye Usluer, Nesrin Nas, Ufuk Söylemez, Gülistan Kılıç Koçyiğit.

Gazeteciler: Murat Muratoğlu, Akif Beki, Ali Kemal Erdem, Altan Sancar, Asuman Aranca, Atakan Sönmez, Ayşen Şahin, Bahadır Özgür, Barış Pehlivan, Caner Taşpınar, Çiğdem Toker, Deniz Zeyrek, Dinçer Gökçe, Nedim Türkmen, Elfin Tataroğlu, Elif Doğan Şentürk, Doğan Şentürk, Ersin Eroğlu, Fatih Ergin, Fatih Polat, Fırat Fıstık, Fikret Bila, Hakan Çelenk, Hilmi Hacaloğlu, Hüsnü Mahalli, İbrahim Kahveci, İnanç Uysal, İslam Özkan, İsmail Saymaz, Kemal Göktaş, Masum Gök, Mehmet Bal, Mehmet Tezkan, Merdan Yanardağ, Miyase İlknur, Murat Ağırel, Murat Karan, Murat Yetkin, Nevşin Mengü, Nevzat Çiçek, Nurcan Gökdemir, Orhan Uğurluoğlu, Özlem Akarsu Çelik, Emre Kongar, Sertaç Eş, Seyhan Avşar, Taha Akyol, Timur Soykan, Uğur Dündar, Yaşar Aydın, Yavuz Oğhan, Yavuz Selim Demirağ, Yıldız Yazıcıoğlu, Zübeyde Sarı, Mustafa Balbay, Mustafa Kurdaş, Hilal Köylü, Orhan Bursalı, Umut Taştan, Alican Uludağ, Namık Koçak, Özlem Gürses, Yalçın Doğan.

Hukukçular: Celal Ülgen, Afşin Hatipoğlu, Bülent Yücetürk, Ruşen Gültekin, Figen Çalıkuşu, Gürkan Çakıroğlu, İlhan Cihaner, Mehmet Saral, Muzaffer Nerse, Hasan Sınar, Salim Şen, Gamze Pamuk Ateşli.

Araştırmacı/Akademisyen: Can Selçuki, Ceren Kumbasar Mumay, Güven Gürkan Öztan, Berk Esen, Can Kakışım, Haldun Solmaztürk, İbrahim Uslu, Eren Aksoyoğlu, Erol Mütercimler, Mehmet Ali Kulat, Mehmet Yaşar Altındağ, Oğul Aktuna, Mithat Baydur, Öner Günçavdı, Sait Yılmaz, Ersin Kalaycıoğlu, İpek Özkal Sayan, Semih Turhan, Sezin Öney, Suat Özçelebi, Seda Demiralp, Osman Sert, Burak Cop, Barış Övgün, Necati Özkan, Tacire Bektaş, Tayfun Atay, Onur Alp Yılmaz, Gülgün Erdoğan Tosun.

Diğer: Türker Ertürk (emekli amiral), Hanefi Avcı (emekli polis), Ömer Zengin (Sinan Ateş’in arkadaşı).

***

Halihazırda Tolgahan Demirbaş’tan Emre Yüksel’e sanıkların, Olcay Kılavuz’dan Ahmet Yiğit Yıldırım’a şüphelilerin önemli bir kısmı MHP ve Ülkü Ocakları yönetiminden. MHP’nin cinayete adlarını karıştıran bu isimlerden değil de cinayeti sorgulayan kişilerden şikayetçi olması dikkat çekiyor. MHP yönetimi, belli ki cinayetin konuşulmasını engellemeye çalışıyor. Öte yandan mahkeme bu talebi kabul etseydi ve 154 kişi çağrılsaydı sadece ifade süreci yıllar alacaktı. Böylece Sinan Ateş cinayeti davasının sonucu iyice belirsizleşecekti. Nihayetinde dilekçe cinayetle hesaplaşmaya değil, hesaplaşanlarla hesaplaşmaya çalışıyor.

Söz değil eylem. Olmasaydı hayatın sırrını nasıl çözerdik?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir